4 Ekim 2013 Cuma

Moda Putu

"Moda evlerinin insanlar üzerindeki hakimiyetini hiçbir beşeri müessesede görmek mümkün değildir. Şu kendilerinin medeni olduğunu söyleyenler… hepsi modanın kulu durumundadırlar. Moda üreticileri tarafından ortaya sürülen bir kıyafeti, ister çıplak olsun ister kapalı, ister binecekte olsun ister giyecekte, ister eğlencede olsun ister gezinti yerlerinde… modanın geçerli olduğu her alanda hiçbir cahiliyet mensubu erkeğin veya kadının kaçınması veya yerine getirmemesi mümkün değildir. İşte kulluğun daniskası… Kim çıkabilir modanın dışına bunlardan? Şayet bu medeniyet adı verilen cahiliyetin mesupları moda evlerine kul oldukları, bağlandıkları kadar Allah’a kul olup bağlansalardı şüphesiz ki, son derece zahit birer mü’min olurladı… Ve eğer bunların bu bağlılığına kulluk denilmezse neye denilebilir? Eğer bu modacılar bunların hakimi ve tanrısı değilse hakimiyetin ve tanrılığın anlamı nedir?

Çoğu kere zavallı, hem de çok zavallı kadınlara rastlıyoruz. Öyle dekolte kıyafetler giyiniyorlar ki, ne şekillerine uyuyor, ne bedenlerine, ne de yapılarına. O derece boyanıyorlar ki, alay konusu olmaktan, gülünç duruma düşmekten başka bir işe yaramıyor. Ne var ki modanın tanrıları ve modanın hakim gücü alt ediyor onları ve bu derece küçülterek herkese gülünç, aleme rüsva olmalarını sağlıyor. Karşı koymak mümkün mü modaya? Bu uydurma tanrıların kulluğundan kurtulmak ne mümkün? Çünkü çevresini saran cemiyet bütün bütün moda tanrısının kulları, köleleri… o nasıl kurtarsın kendisini bu iğrenç putun elinden? Eğer bunun adı da kula kulluk, kölelik değilse nedir? Hakimiyet ve tanrılık bu değilse nedir?

Moda evlerine kulluğun sadece örf ve adetler hali üzerinde durduk ve bu uğurda payimal olan ırz ve namus noktalarını ele aldık. Ya bu uğurda harcanan paralar, boşa akıtılan enerjiler ve öldürülen vakitler?

Orta gelirli bir aile, parfümler, boyalar, rujlar, pudralar, kuaföre gidip saç yaptırmalar, ondüle ettirmeler ve her yıl modası değişen elbiselik kumaşlar ve tuvalet takımları için… sonra aynı modaya uyarak değişen ayakkabılar, saça, tuvalete, ayakkabıya uygun düşmesi gereken süs eşyası için… ve bu uğursuz putların saymakla bitmeyen diğer isteklerini yerine getirmek için… normal gelirli bir aile gelirinin en azından yarısını bu uğurda harcıyor. Bir günü diğerini tutmayan, her an değişen modacı tanrıların buyruklarını yerine getirmek ve istediklerini yapmak için gelirinin yarısını harcıyor. Çalışmasının yarı semeresi bu uğurda akıp gidiyor. Üstelik de harcadığı enerjisi çaba… Kim var bunların ardında? Bu tanrıların ihdas ettiği dünyalara kurulmuş bulunan fabrika ve imalathanelerin ardında Yahudi bankerler ve kapitalistler oturmuş bulunuyorlar… ve modaya uyan bir kadın yahut bir erkek bu yorucu çalışması ve çırpınması içinde bir an olsun durup da bu iğrenç dinin emirlerini yerine getirmekten kaçamıyor ve bu uğurda malı gidiyor, emeği gidiyor, ırzı ve ahlakı payimal oluyor, ama bir kere de olsun bu uydurma tanrının karşına çıkıp rest çekemiyor…"




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder