25 Aralık 2013 Çarşamba

İslamcı? Dinci?

Son zamanlarda artmakta olan ve benim de hiç haz etmediğim bir yaftalama temayülü vardır: “İslamcı” ya da “dinci”. Bu eskiden de çok yapılırdı, eyvallah, Müslüman olmayan biri yapsa gam yemem, ancak işin ironik tarafı bunu Müslümanların da yapmaya başlaması. Misal vermek gerekise; Müslüman bir adam kalkmış bir başkasına diyor ki, “sen İslamcısın!” veya “sen dincisin!” Üstelik bunun menfi bir sıfat olduğunu zannedercesine yaftaladığı o bir başkası da “Müslüman”. Hah? huh? Nasıl yani? Bir Müslüman diğer bir Müslümanı “İslamcı” ya da “dinci” olmakla suçluyor. Çok garip değil mi? 


Yahu kardeşim demezler mi bunu diyen adama sen necisin diye? Hristiyan mısın diye? Yahudi misin diye? ya da dinsiz misin diye? Adam cevap verir: “Ne münasebet, Elhamdülillah Müslümanım.” ee sen müslüman isen eğer, karşındaki Müslümanı bir cürm ile itham eder gibi nasıl yargılayabiliyorsun? Bu da ne demek? Nerden geliyor bu cürret? diye sorarlar sana ki, zaten “İslamcı” olmalıdır, “dinci” olmalıdır. Hristiyancı, Yahudici veya Ateistçi olacak hali yok ya, bir Müslümanın! Bakkala, bakkalcı demek gibi bir şey bu. Kişi Müslüman ise, daha doğru bir ifade ile Müslim ise, İslam taraftarı olmama gibi bir lüksü var mıdır? İslamcı olmama gibi bir şansı var mıdır? Ha varsa eğer, o ayrı konudur.* Fakat bu noktada böyle bir münakaşanın mevzu bahis edilmesi dahi abestir, mantıksızlıktır!

*O ayrı konudan da kısaca bahsetmek gerekirse, yine son günlerde maruz kaldığım yaftalamalardan biridir ki, tırnak içerisinde yazdığım fakat Hadis-i Şerif diye belirtmediğim Resulullah'ın bir sözü ile ilgili olan paylaşımıma "sizin gibi dinci geçinenler dini küçültünüz ,insanları dinden soğuttunuz" yorumuyla gelen cevaptır. Mezkûr Hadis-i Şerif ise şudur: 

"Bir mü'mini çoğunlukla sükût eder ve vakarlı olarak görürseniz ona yaklaşın. Çünkü ona hikmet verilmiştir." 

Fazla şey söylememe gerek yok, varın gerisini siz düşünün...

18 Aralık 2013 Çarşamba

Zenginlik?

“Asıl zenginlik mülkiyet ile olan değil; fikriyat ile olandır. Lâkin, ne yazık ki, çevremdekilerin benden zenginlik beklentisi maddiyat ile olandır.” demiştim, evet, manevi zenginlik önemlidir, fakat; maddi zenginlikte önemlidir. Bir müslüman zengin olmalıdır, ancak; İslam esasları dahilinde zengin olmalıdır. Dini sorumluluklarını yerine getirerek zengin olmalıdır. Müslüman, eğer zenginleştikçe cimrileşmiyorsa, gözünü para hırsı bürümüyorsa bırakın zenginleşsin. Takvâ sahibi bir müslüman yaşatmak için yaşar. Bu mefkureyi dava edinen bir müslümanın hedefindeki zenginlikte bir beis yoktur, aksine; hem kendisine hem de yaşadığı topluma faydaları vardır. Zekatını, sadakası vererek kendi manevi zenginliğini arttırırken, aynı zamanda, içtimai hayata da can katar; refah seviyesine katkıda bulunur.

Bunları neden diyorum? Ümmetin bunlara ihtiyacı varken şimdilerde nevzuhur bir güruh müslümana zenginleşmeyi yasak ediyor, utanmasalar haram diyecekler. Elin gayrimuslimi zenginleşirken bizim müslümanlar neden zenginleşmesin? Ne bu kininiz, öfkeniz!


Yalnız bu zenginleşmeden “Arap şeyhleri”ninki gibi bir zenginliği kastetmiyorum. Lüksten ve israftan kaçınan, hayırsahibi mütedeyyin müslümanlar lazım bize. Bunu da işin ehli yapmalı. Kimisinin kafası ticarete çalışır, kimisi okur âlim olur. Herkesin dine hizmet şekli aynı olmayabilir. Biri ilim kazanır onu hizmete sunarken bu yolda, diğeri malını mülkünü sarf eder, Allah yolunda infak eder. Bu noktada bizim kimseye zenginleşmeyi yasak etme gibi bir lüksümüz yoktur; aksine teşvik etmeliyiz.